Kimdir ya bu “herkes”?

Taraf, “Pop-Up” köşesi, 14 Temmuz 2013

Haziran ayı İstanbul izlenimlerimi aktarıyorum, izninizle:

Bak gördün mü” diyor, “bugüne kadar iktidarın şakşakçılığını yapan adam Gezi Parkı olayıyla birlikte bir günde ağız değiştirdi”. Benim tanıdığımı bildiği bir köşe yazarından söz ediyor. “Senin onun yazılarını okuduğunu bilmiyordum” diyorum, “yalnızca son yazılarından birini okudum, tesadüfen, yoksa hiç okumam” diyor. “Ağız değiştirdiğini nerden biliyorsun öyleyse?” “Herkes söylüyor işte” diyor.

“Gezi’deki çocukların arasında türbanlı kızlar da gördüm” diyorum, “abi sen Amerika’ya gitmişsin, unutmuşsun buraları, burası Türkiye” diyor. “Yani?” “Türban takmak zor bir iş mi? Alıyor bağlıyor kafaya eşarbı, görenler ‘türbanlılar da Tayyip’e karşı’ desin diye.” “Yok artık” diyorum, “git istediğine sor, herkes biliyor ya” diyor.

O gazeteyi okuyan pek kimse yok ama hâlâ çıkıyor. Neden? Çünkü para CIA’dan geliyor.” “Neye dayanarak böyle kesin konuşuyorsun?” diyorum, “bak, Amerika hükümetle kanka olunca bunlar destekliyor, bozuşunca da veriştiriyor”. “Sen okuyorsun demek ki bu gazeteyi” diyorum, “yüzüne bile bakmam” diyor. “Ee?” “Herkesin bildiği, söylediği bir şey bu, senin dünyadan haberin yok.

Bildiğin gibi değil abi, bu işin içinde çok iş var” diyor. “Nedir?” diyorum, kafayı az biraz çalıştıran herkesin uyandığı bir durum olduğunu söylüyor: “Ne zaman başladı bu Gezi hadiseleri? Başbakan Amerika’ya gidip geldikten sonra. Niye? Obama ‘şunu şöyle yap, bunu böyle yap’ dedi, bizimki de ‘yemezler’ deyince patlattılar ortalığı.” Sonra biraz tevazu lütfediyor: “Benim tahminim Suriye’yle alâkalı bir şey istediler.

Bir arkadaşla televizyonda dindarlık, bitirimlik ve iş bitiriciliği bünyesinde harikulâde bir biçimde biraraya getiren Başbakan’ın desteksizce esip savurduğu konuşmalarından birini izliyoruz, “Bu kadarı da olmaz, aklını mı oynattı acaba?” diyor arkadaşım. “Sana bana değil, ‘herkes’e hitap ediyor, bence izleyicisini iyi tanıyan bir aktör bu” diyorum.