Kendine Ait Bir Oda

Halka Açık Çeviriler – 5

Çeviri metni için lütfen tıklayın —> KENDİNE AİT BİR ODA_V Woolf

İngiliz yazar ve tiyatro yönetmeni Patrick Garland 1989’da Virginia Woolf’un Kendine Ait Bir Oda (A Room of One’s Own) (1929) adlı uzun denemesinden tek kişilik bir oyun oluşturmuştu. Garland’ın yönettiği, Eileen Atkins’in oynadığı oyun 1990-91 sezonunda sahnelendi. (Oyunun Ocak 1991’de, PBS’te yayınlanan videosu şuradan izlenebilir: http://digital.films.com/play/ABPNDQ)

Selisik_2_Tiyatro oyuncusu Çiğdem Selışık ve yapımcı Nedim Saban (Tiyatrokare) 1992’de bana bu oyunu Türkiye’de sahnelemeyi planladıklarını ve çeviri ve yönetimini benim üstlenmemi istediklerini söylediler. Garland’ın derlediği metnin Türkiye izleyicisine anlaşılmaz gelecek, fazlaca “İngiliz” seçimlerden oluştuğu ve monologun bana ilginç gelen bir teatralliğinin olmadığı sonucuna vardım. Selışık ve Saban’a yeni bir derleme ve çeviri yapıp yönetebileceğimi bildirdim, kabul ettiler. Ekteki metin bu derlemenin metnidir: Woolf’un Kendine Ait Bir Oda’sını kaynak olarak kullanması ve tek kişilik bir oyun olması dışında Garland’ın metniyle pek bir ilişkisi yok.

Derlememde Garland’dan oldukça farklı seçimler yapmanın yanısıra metni birinci ve üçüncü tekil anlatım arasında bölüştürdüm. Bununla oyuncunun oyuncu/anlatıcı kimliği ile Woolf canlandırması arasında gidip gelmesine, o yoldan gösteriye üç boyutlu bir nitelik kazandırmaya çalıştım.

Kendine Ait Bir Oda 12 Mayıs 1993 gününden başlayarak bir ay süreyle İstanbul Aksanat’ta, ardından başka mekanlarda oynadı.Selisik_1__

Ohio Doğaçlaması (Ohio Impromptu), Samuel Beckett

Halka Açık Çeviriler – 4

Çeviri metni için lütfen tıklayın —> OHIO DOGACLAMASI_Beckett

ohio imprYoutube’daki bu video kaydının ses kalitesi iyi değil ve (kanımca) tempo çok ağır ama bulabildiklerim arasında oyun metnindeki direktiflere en çok uyan sahneleme bu: https://www.youtube.com/watch?v=f03oZ2nJ3cA

 

Not:

Samuel Beckett oyunlarını kendi içinde tek bir eksiği ya da fazlası olmayan “komprime” bir tiyatro deneyimi oluşturmak üzere yazan, “mükemmelci” bir yazardı. O nedenle de Beckett’in oyunları (özellikle de 1960’ların ortalarından sonra her birinin üzerinde aylarca uğraştığı kısa yapıtlar) sözlerin yanısıra başka oyunlarda rastlanmayan ölçüde ayrıntıya giren direktiflerle doludur –eslerin kaç saniye süreceği, ışığın tam olarak nereyi aydınlatacağı, iskemlenin rengi gibi. Belki de bu yapıtlara oyun metninden çok “oyun notaları” olarak bakmak daha yerinde olur: seslerin ne olduklarının yanısıra ne uzunlukta, hangi gürlükte, ne hızda çalınacağının da belirtildiği müzik notaları gibi.

Beckett’in direktiflerini harfiyen uygulayan bir yönetmenin kendini yazarın sekreteri gibi bir konumda bulduğundan, bu nedenle de birçok kişinin bu oyunlardan uzak durduğundan söz edilir. Buna karşılık, bazıları da uzak durmak yerine Beckett’le didişme, direktifleri uygulamak yerine kendi “yaratıcılıklarını” sergileme gereksizliğini yapar. Beckett ve yasal temsilcileri yıllarca bunları önleyebilmek için uğraşıp durdu.

Burada çevirilerini yayımladığım oyun metinlerinin Youtube ve benzeri sitelerde sahnelenme videolarını bulabilmek, metni bu videoların eşliğinde okuyabilmek bence teknolojinin bizlere sunduğu müthiş bir olanak. Ancak, bunu yaparken bu sitelere herkesin iyi kötü her türlü videoyu yükleyebildiğini unutmamak gerekir. Özellikle Beckett’in oyunlarından yazarın istediği gibi olanlarının yanısıra hiç istemediği gibi olanlarının da bulunduğu konusunda uyarmak istedim. Burada çevirisini yayımladığım Ohio Doğaçlaması’nın şu filmleştirilmiş versiyonu bir Beckett oyununun nasıl yazarın hiç istemediği taraflara çekilebildiğine iyi bir örnek olabilir: https://www.youtube.com/watch?v=w7uZ22A0zIs

 

Ninni (Rockaby), Samuel Beckett

Halka Açık Çeviriler – 3

Çeviri metni için lütfen tıklayın —>NİNNİ_Beckett

B WhitelawBu çeviri 1988’de Gergedan dergisinde yayımlanmıştı (Gergedan, No. 5, İstanbul: Eylül 1988). Ekteki metin o çevirinin ciddi biçimde elden geçirilip düzeltilmiş hali.

Samuel Beckett’in her zaman için birinci tercihi olan oyuncu Billie Whitelaw’un oynadığı oyunun video kaydı Youtube’da iki bölüm halinde bulunuyordu ama, sanıyorum telif hakları nedeniyle, kaldırılmış. Şimdilik şurada izlenebilir (Beckett’in oyunun nasıl sahnelenmesini istediğini göstermesi açısından ilgilenenlerin arada bir internette aramasını tavsiye ederim):

Sanat Uzun, Hayat Kısa (Ars Longa, Vita Brevis)

Sanat Uzun, Hayat Kısa (Ars Longa, Vita Brevis)

Halka Açık Çeviriler – 2

Çeviri metni için lütfen tıklayın —>SANAT UZUN HAYAT KISA

Ars Longa

“Ars Longa Vita Brevis” John Arden’in oyunu için çizen John Vernon Lord (The Radio Times, 1964).

1970’lerin ortalarında Metin Deniz İngiltere’de bir oyun izlediğini, çok genç oyunculardan oluşan bir topluluğun basit bir metinden yola çıkıp son derece ilginç buluşlarla, çok çarpıcı bir gösteri yarattığını anlatmıştı. Oyunun Latince adı, Ars Longa, Vita Brevis de çok hoşumuza gitmişti ve meraklanıp metni bulmuş, keyifle okumuş, eğlencesine de Türkçe’ye çevirmiştik. Çeviri herhangi bir yerde yayımlanmadı ve sahnelenmedi.

Metni yazanlar çağdaş İngiliz tiyatrosunun en önemli yazarlarından John Arden (1930-2012) ve eşi Margaretta D’Arcy (1934-). Arden ve D’Arcy’nin çocuklarla çalıştıkları, çocukların teatral doğaçlamalardaki yaratıcılıklarını hayranlıkla gözlemledikleri bilinir. Bu doğrultuda, metnin girişindeki notta da belirttikleri gibi, Sanat Uzun, Hayat Kısa bir oyun metni değil, özellikle ortaöğrenim yaşlarındakilerin ya da daha gençlerin yaratıcılıklarını, düş güçlerini tetiklemek üzere oluşturulmuş bir taslak (kendi deyişleriyle “Çeşitlemeler İçin bir Tema” (A Theme for Variations)). Metin birçok açıdan çok “İngiliz”: başka bir kültüre uyarlanması mümkün olabilirse yazarlarının ya da temsilcilerinin herhangi bir itirazının olacağını sanmam.

Semih Fırıncıoğlu

 

Mutlu Günler (Happy Days), Samuel Beckett

Mutlu Günler (Happy Days), Samuel Beckett

Halka Açık Çeviriler – 1

Çeviri metni için lütfen tıklayın —> MUTLU GÜNLER_Beckett

Selisik_MutluGunlerSamuel Beckett’in Mutlu Günler (Happy Days) oyunu, 15. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali’nde, 4. Uluslararası Tiyatro Olimpiyatları kapsamında (Mayıs 2006) sahnelenmek üzere çevrildi. Oyunu Gerald Freedman yönetti, Çiğdem Selışık ve Manfred Bormann oynadı.

Happy Days‘in farklı video kayıtlarını internette bulmak mümkün. Beckett’in zihnindeki sahnelemeyi en iyi gösteren 1979’da Beckett’in kendisinin yönettiği, Billie Whitlaw ve Leonard Fenton’un oynadığı yapım bir süre Youtube’da izlenebiliyordu ama, sanırım telif hakkı nedenlerinden, kaldırılmış.

Katalogda yayımlanan tanıtma yazısı:

Samuel Beckett’in 1952’de yazdığı Godot’yu Beklerken’den 1980’lerin başlarındaki kısa oyunlarına kadar izlediği çizgi, bilinçli ve yöntemli bir minimalleşmeden oluşur. Alışıldık tiyatrodan çok müzik besteleme prensipleriyle kurguladığı oyunları, bir bakıma, dört çalgılı orkestra için “insanın hali” üzerine yazılmış rapsodilerden düetlere, ardından da süresi giderek kısalan aryalara dönüşür. Bu gelişme doğrultusunda Beckett’in düşünceleri de neredeyse birkaç sözcüğe sığacak ölçüde kristalleşir. Son uzun oyunu Mutlu Günler (1961), bu çizginin tam ortasında yer alır. Daha önceki oyunlarındaki gidip gelmeler, vodvil oyunculuğu, seri diyaloglar, Mutlu Günler’de Winnie’nin beline kadar toprağa gömülmesiyle birlikte sona erer. Bundan sonra yazdıkları bir bakıma Winnie’nin sesi, yüzü ve sözleri üzerine çeşitlemelerdir.

Beckett açısından üzerinde düşünülmeye değer en önemli konu varoluştur: Neden var olunduğunu, var olmanın anlamını bilebilmek olanaksızdır. Bir anlamı, kozmik bir amacı varsa da insan bunu çözebilecek meleke ve bilgiyle donatılmamıştır. Yaşam, ilk saniyesinden son saniyesine kadar ölmemeye gayretten, daha doğrusu ölümü geciktirme gayretinden oluşur, çünkü yaşam eskimek ve tükenmek üzere başlar, ölmek üzere doğulduğu bilinir. Ve evrenin bu konuda herhangi bir kaygısının olduğu, bu saçmalığı umursadığı da görülmemiştir.

Sonuçta, Beckett, insanı tuhaf bir ikilemin ortasında sıkışıp kalakalmış bir konumda görür: Devam etmek için hiçbir neden yoktur ama yine de devam eder insan. Birbirini ve bir şeyleri sahiplenerek, alışkanlıklar üreterek avuntular yaratır kendine — bunlarla zamana karşı durduğunu düşünür. Varoluşun böylesine anlamsız olabileceğini kabullenemez; hurafeler, açıklamalar uydurur. “Şimdi”den başka hiçbir ana ait olmamasına karşın, benliğinin geçmişe ve geleceğe yayıldığını düşünerek zamanı sahiplenmeye çalışır. “İnsan hali”ni bir türlü kabullenemeyen akıl, inatla, yılmadan asılsız fanteziler üreterek acımasız gerçeklikle çarpışmaya çalışır. Acıklı olduğu kadar gülünç de saydığı bu trajikomik durum Beckett’in yapıtlarında ironinin ve teatralitenin kaynağını oluşturur (örneğin, çölün ortasında beline kadar toprağa saplanmış bir kadın “cennet gibi bir gün daha” sözleriyle başlar oyuna).

Beckett açısından alışıldık, gerçekçi sanat yapıtlarının işlevi gerçekliği yansıtmak değil, tam tersine gerçekliği yadsımak, örtbas etmektir. Tiyatro sahnesinde inandırıcı karakterlerin, yeri ve zamanı belli, neden-sonuç ilişkisiyle gelişen olayları canlandırmaları, kendilerini “anlamlı” cümlelerle ifade etmeleri, varoluşun bir mantığın ürünü olduğu izlenimi verir. Yani, gerçekçi tiyatro bir yanılsama yaratır. Beckett’e göre sanatın işlevi “ifade edecek bir şey olmadığının … ama ifade etmemenin de imkansız olduğunun ifade edilmesidir.” Bu doğrultuda, Beckett nedensel olay ve diyalog akışını reddeder. Beckett oyunlarının örgüsü bir bakıma aklın gerçekteki işleyiş biçimini yansıtır: kavrayabilme ve ifade edebilme endişesiyle biçimlenen kesintili hareketler ve sözler. Bu bağlamda, Beckett’in oyunlarını müziğin ani tanımlamaları reddeden, iletişimini çağrışımlarla kuran yapısını izleyen mersiyeler olarak görmek gerekir.

Semih Fırıncıoğlu

Halka Açık Çeviriler

Şimdiye kadar yapmış olduğum İngilizceden Türkçeye edebi çevirileri rafta tutmak yerine bu blogda birer birer PDF formatında yayımlamaya karar verdim. Ekranda da okunabilir, isteyenler bilgisayarlarına indirip kağıda da basabilirler. Çevirilerin çoğu tiyatro metinlerinden oluşuyor.

Blogdaki yazıları izleyenlerin birçoğunun ilgi alanına girmeyeceğinin farkındayım ama ilgilenebileceğini düşündükleri kişi ya da kurumları haberdar ederlerse sevinirim.

1 – MUTLU GÜNLER (HAPPY DAYS) — Samuel Beckett

2 – SANAT UZUN, HAYAT KISA (ARS LONGA, VITA BREVIS) — John Arden ve Margaretta D’Arcy

3 – NİNNİ (ROCKABY) — Samuel Beckett

4 – OHIO DOĞAÇLAMASI (OHIO IMPROMPTU) — Samuel Beckett

5 – KENDİNE AİT BİR ODA (A ROOM OF ONE’S OWN) — Virginia Woolf