Taraf, “Pop-Up” köşesi, 22 Eylül 2013
En azından ABD’de dijital iletişim teknolojisiyle balayı dönemi sona eriyor gibi. Artık insanların gözleri ve parmakları her an bir ekranda olmayacak demiyorum, bu günlük yaşantının vazgeçilemez bir parçası oldu: Telefon ya da tablete bakmadığımız zamanlarda ya bilgisayar ya da televizyon karşısında oluyoruz. Ancak, bu furyanın, adına “insansızlaşma” diyeceğim, kaçınılmaz bir yan etkisi var ve bunu hissetmeye başlıyoruz. Bu da (en azından New York’ta gözlemlediğim kadarıyla), başta sanat etkinlikleri olmak üzere, yepyeni toplumsal davranışlara yol açıyor.
New York’ta opera, bale, tiyatro, klasik konser, hattâ sinema gibi çok sayıda “pasif” izleyiciye yönelik, kalıplaşmış “seyirlik” sanatlardaki izleyici kaybı artık başedilemez boyutlara ulaşmış görünüyor. Bunların meraklısı yaşlı kuşaklar sayıca azalırken, genç kuşaklar da gitmiyor. Gençlerin meraksızlığında içeriklerin kuşkusuz ki payı var ama ben sorunun daha çok formattan kaynaklandığını düşünüyorum.
Teknolojiyi hakkıyla kullanan biri izlemek ya da dinlemek istediği hemen her şeyi internette bulabilirken, televizyon ekranları, ses sistemleri her geçen gün daha büyüyüp, daha kalitelileşip, daha ucuzlarken, neden kalkıp vakit ve para harcayarak bir toplu izleme mekânına gitsin? Artık bunu yapmasındaki başlıca neden sosyalleşmek, yani insansızlık sorununu çözmek, başka insanlarla gerçek anlamda birlikte olmayı istemek oluyor. Ancak, bir tiyatroda ya da sinemada yüzlerce kişiyle birlikte karanlıkta oturup bir noktaya bakmak bütün gün ekrana bakmış insanlara yetmiyor. O nedenledir ki eski usul, büyük çaplı sunumlar yerini az sayıda kişiye oynayan, izleyiciyle iletişim kuran “olaylara” bırakmaya başlıyor. Oyuncunun ya da müzisyenin ya da dansçının yüz metre ötedeki bir sahnede bir şeyler yapan bir figür olması yerine üç metre ilerde soluğunun, terinin, çabasının net olarak izlenebildiği dans stüdyosu, kabare, bar tiyatrosu gibi ortamlar çoğalıyor.
Büyük sunumlar düzenleyen eski kafalar daha fazla adam çekmek için sunumların çapını daha da büyütmeye, şatafatlılaştırmaya, sirkleştirmeye, yani daha da insansızlaştırmaya gayret ediyorlar, o da maliyeti, kimse gelmeyince de zararı daha da arttırıyor. Birkaç gün önce yetmiş yıllık New York City Opera’nın yıl sonuna kadar 20 milyon dolar bulamazsa hem bu sezonun geri kalanını hem de bir sonrakini iptal edeceğini okudum, bu yazıyı yazmak oradan geldi aklıma.