Siz Olsaydınız Ne Yapardınız?

Taraf, “Pop-Up” köşesi, 15 Mayıs 2013

Epeyce bir zaman önce, New York’un tekinsizlikte başı çektiği yıllarda (on yıldır en güvenli büyük kentlerden biridir), olağanüstü soğuk bir gece yarısı dalgınlığıma geldi, karanlık bir ara sokağa saptım ve soyuldum. Bir arabanın arkasından on beş yaşlarında iki siyahî çocuk çıktı, biri elindeki tabancayı gösterdi, yedi dolar param vardı, “Kusura bakmayın, bu kadar” deyip uzattım. İnanmayıp ceplerimi yokladılar, kolye falan baktılar, “Bir bu kol saatim var, isterseniz buyurun” dedim, beğenmediler, “Dön, arkana bakmadan geldiğin yöne yürü” dediler. O kadar.

Eve gelince 911’e telefon ettim, soyulduğumu, canımı acıtmadıklarını, bir şey yapılması için değil, yalnızca bilgilendirmek için aradığımı söyledim. Hattaki kişi olay yerini sordu, “Çocuklar siyah mıydı, beyaz mı?” dedi, giysilerini tarif etmemi istedi, sonra “sokağa çık, polis arabası geliyor seni almaya” dedi.

Arabada arkaya oturdum, öndeki iki polisin biri arabayı kullanıyordu, diğeri sürekli telsizle konuşuyordu. Birkaç sokak gidip durduk, baktım polisler kaldırımda iki siyahîyi durdurmuş bekletiyorlar. “Bunlar mıydı?” dediler, “Hayır” dedim. Başka bir yere gittik, orada da titreye titreye iki kişi bekliyor, “Bunlar da değildi.” Özetle, o bölgede nerede gençten iki siyahî görmüşlerse gelip bakmam için durdurmuş bekletiyorlardı. Hiç aklıma yatmadı, “Beyler, bunu yapmaya hakkınız var mı? Doğru mu bu?” gibisinden bir şeyler dedim, arabayı durdurup avaz avaz, küfrün bini bir para bağırmaya başladılar: “Keyfimizden mi yapıyoruz? Sen soyulma diye yapıyoruz. Senin gibi ‘PC’ler (siyaseten doğrucu) yüzünden oluyor bunlar zaten.” “Beni soyanlar Hispanik olsaydı, beyaz olsaydı ne olacaktı? Bu adamlara derilerinin renginden dolayı potansiyel suçlu muamelesi yapıyorsunuz” dedim. “Bırak bu ağızları, kimin yolda adam soyup kimin soymadığını sen de bal gibi biliyorsun” dediler. “Öyle olsa da bu yaptığınız çözüm değil, bence suça teşvik” deyince daha da tepeleri attı, “Senin gibilere müstahak, gelecek sefere bir de bir yerine bir şey saplasınlar da gör” deyip telsize “Bırakın hepsini gitsin, bu adam bozuk çıktı,” bana da “H..tir in git” dediler. Taksiye binecek para da, o saatte bir bankamatikten para çekecek cesaret de kalmadığından, soğuktan dişlerim takırdayarak epeyce bir yol yürüdüm eve varmak için.

Ertesi gün kibar bir polis aradı, o çocuklara rastlarsam hemen aramam için özel bir telefon numarası verdi. Ve de birkaç gün sonra baktım, benimkiler köşedeki parkta oturuyorlar. Yaşları sandığımdan da küçüktü. Sonradan hayatlarına eğri yollarda devam etmiş olmaları büyük olasılık, ama o gün bunları tutuklatsam başlarına gelecekleri, doğru yolu bulma şanslarını ellerinden büsbütün almış olacağımı düşündüm ve polisi aramadım. Soygun sırasında hırpalanmış olsaydım da aramaz mıydım acaba? Bilmiyorum. Ama bunun hiç kimseye bir yararı olmazdı, ona hâlâ eminim.